SAAT ZANAATI
Tam 20 bin yıl önce insan, gökteki yıldızların hareketlerini fark edip takip etmeyi öğrenmiş ve bu bilgiden faydalanarak mevsimleri hesaplamaya başlamıştı . Daha sonraları, maddenin sürekli değişimi “zaman” olarak adlandırıldı. Mekaniği, insan dehasında yer almasıyla önce su ile çalışan bir düzenekle Filli Saat (Eb-ül İZ-CEZZİRİ M.S.1160), ardından sabit salınım süresi hesaplanmasıyla da ilk sarkaçlı dev saatler 13. yy da İngiltere’deki bazı kiliselerde kullanılmaya başlandı. Daha sonraları burjuvazinin doğuşuyla zengin evlerini duvar saatleri, şehirleri saat kuleleri süslemeye başladı. Saat, halkın sahip olamayacağı, Batı’da krallıkların hizmetinde olan bir lükstü. Zembereğin icadı 17. yy ortalarında mekanikte dev bir adım oldu. (Huygens 1660), ardından da günümüz maşa isteminin tasarlanması, saatleri duvarlarımıza, masalarımıza hatta ceplerimize getirdi. İlk cep saatlerinin hassasiyeti o kadar kötüydü ki, yeleklerde iki cepten birinde güneş saati, diğerinde mekanik cep saati bulunur, gün içinde güneş saatlerine bakarak cep saati ayarlanırdı. Gelişmekte olan bu zanaatın değerli ustaları o dönemlerde hem mekanik tasarım, hem el işçiliğinde harikalar yaratan, mesleğin en üst noktasına gelmiş mühendislerdi. El becerilerinin yanı sıra, hassasiyeti yükseltmek için de çok ciddi çalışmalar yapmaktaydılar. Saat teknolojisi, kendini bu işe adamış ustaların elinde gelişti. En büyük İlham kaynakları ise belki de 18.yy’ın dahisi ve otomatlarıyla ilk mekanik robotları ve bilgisayarları tasarlayıp üreten Pierre-Jacquet DROZ oldu. Bu dönemde, Pyotre Ilyiç, TCHAIKOVSKY, Giuseppe VERDI, Fyodor DOSTOYEVSKI gibi çok değerli yazar ve kompozitörler, cep saatlerinin ilk meşhur kullanıcıları oldu. İsviçrenin küçük dağ kasabalarındaki saat ustaları, kış boyunca mahsur kaldıkları atölyelerinde (Valle de Joux, Valle Grange, Saint Imier La Chaux-de -Fonds ve Le Locle) Tek başlarına saatçilik teknolojisini geliştirdiler. Gelişen mekanizmalar sayesinde birçok fonksiyonu barındıran saatler yapılmaya başlandı. 19.yy Endüstri devrimi ile beraber, saat ustaları ve mühendisler büyük saat fabrikalarında çalışmaya başladılar. Bu fabrikaların bir kısmı muvmanları üretirken hazır saatler usta ellerde monte edildi. Markalar ise bu sıralarda kurumsallaşmaya başladı. 1970’lerde yayılan Japon markalarının dijital göstergeli saatlerinin ardından, 1980’lerde İsviçreli girişimcileri tarafından bir saat birliği kuruldu. Klasik mekanik saatlerin değerini dünya yeniden fark etti 2000lerde Uzakdoğulu saat üreticileri satışlarını artırmak ve fiyatlarını yükseltmek için tanınmış markaları kullandılar. Giyim ve aksesuar markaları , ünlü tasarımcılar, ucuz saat üreticilerinin cazip tekliflerine karşı koyamadılar. Klasik saatlerin yükselişi, sektörün geçirdiği çalkantılar 2000’lerde hızlandı. Klasik saatler sadece bu kültürü benimsemiş aristokratların dar çemberinden çıktı, iş dünyasının yükselen değeri haline geldi. Klasik saatler; Quartz hassas zaman tutma, lazer kesim, bilgisayarlı tasarım gibi yeni teknolojileri de kullanarak daha geniş kitlelerin alabileceği fiyatlara ulaştı. Klasik saatçilik, güçlü sermayenin ilgi alanına girdi, yeni saat ustaları kendi markalarını çıkardılar. Günümüzde klasik mekanik saat, alıcısı için evladına bırakabileceği bir değer, bir koleksiyon ürünü haline geldi. Pırlant 40 yıldan beri, çizgisinden hiç taviz vermeden “usta işi” saatler satmaya, klasik saatçiliği temsil etmeye özen gösteriyor. Saat sektöründeki değişimleri dikkatle izliyor, klasik değer taşıyan markaları bünyesine alıyor, yükselen markaları paletine dahil ediyor. Pırlant, müşterilerinin isteği ve zevkini biliyor, usta işi gerçek saat markalarını mağazalarında saat severlerle buluşturuyor ve bir anlamda tıpkı eskiden olduğu gibi “köşebaşı” uzman saatçi dükkanlarının efsanesini devam ettiriyor.